21.11.08

...

Abartıdan yana olan, çirkin veya olumsuz bir uyumdu aşk. Hala ateşi bulamamış insanların gözlerindeki tedbirsizliğin karmaşası, dudaklarındaki vahşi at sürücülerinin büyüleyiciliğiydi. Lacivert bir kanaviçeyi andıran denizin –ki herhangi bir geceleyişti- usul usul kıpırdanışıydı aşk. Havanın suya deyişindeki akıntılı esindi. Anlamlı bir bulantıydı.
Düşüncenin ebe olduğu bir saklambaç oyununda, vücudun karanlık oyuklarına dağılmış, duyularının peşine düşmüş, yaşlı ama atletik bir babanın dramatik, abuk sabuk portresini çizerdi. Taştan yontulmuş kafatasına tutkularla tutturulmuş sırça etlerle oluşan yüz! Dişi bir elmacık kemiği ve iletişimsiz, iri, peltek bir dil! Ne büyük libidoydu o. Aşk yarım bırakılırken sakat kalma tehlikesi taşıyan gizemli bir doyum anıydı. Ortalıkta çırılçıplak dolaştığı halde kimsenin el süremediği, buna cesaret bile edemediği taze bir orospu!
KÜÇÜK İSKENDER-666

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder